Türkçe yazıldığı gibi mi okunmalı / konuşulmalı ?
Bu her zaman tartışılan bir konu. Kimi kesimler Türkçe’nin yazıldığı gibi okunmasını ve konuşulmasını savunurken, kimi kesimler tam tersini savunuyor. Tartışılan tüm konularla ilgili detaylara girersek uzun uzun pek çok şey yazmak gerekebilir. Ben onun yerine sizlere, en çok tartışma yaratan kullanım farklılıklarını aktaracağım. Baştan hatırlatmak isterim ki benim konuya yaklaşımım, farklılıklar olabileceği yönünde.
Bu konudaki bakış açımı ve tavsiyelerimi yazının akışı içerisinde sizlerle detaylı olarak paylaşacağım. Türkçe’ nin konuşma veya okuma esnasında yazıldığı gibi kullanılması yada kullanılmaması hususunda tartışma yaratan genel konular neler ona bir bakalım.
Konuşma / Okuma Dili İle Yazım Dili Arasında Farklılık Yaratan Genel Konular
Türkçe’ de, 29 harf kullanarak yazılı iletişim kurarız. Bu harflerin sekiz tanesi sesli harftir. Harf olarak nitelendirilen sembollerin belirli dizimler şeklinde bir araya gelmesiyle ortaya çıkan ifadeler insan zihninde ortak anlamlandırılır.
Bir şey yazarken, kendi kendimize sessiz okuma yaparken; “ses telleri, akciğerler, soluk borusu, çene hatta burun gibi pek çok unsurun içinde bulunduğu, nefesin, sesin ,harflerin-hecelerin dolayısıyla kelimelerin oluştuğu ve “ses organı” dediğimiz konuşma kanalını kullanmayız. Dolayısıyla buradaki kendi kendimize okuma yada yazmada tartışma yaratan çok fazla bir şey yoktur. Ancak iş Türkçe yani 29 harf kullanarak yazılmış bir metni seslendirerek ya da Türkçe konuşarak bir şeyler anlatmaya gelince, asıl tartışma burada yaşanmaktadır.
Konuşma dilindeki farklı kullanım sebepleri;
İki ayrı anlam taşıyan tek bir kelimenin taşıdığı anlamı belirleyebilmek yani; –“kelimeyi doğru telaffuz edebilmek” adına ortaya çıkmaktadır.
Yine sesli harflerin okunuşunda ortaya çıkan diğer bir fark –“kelimelerin kulağa hoş gelirliği” konusudur.
Uzun soluklu konuşmalarda zor telaffuz edilen bazı kelimelerin artiküle ediliş farklılıkları o –“kelimenin yorulmadan ifade edilebilmesi” ve –“dinleyen kişiyi yormaması” adına önem taşımaktadır.
Sesli Harflerin Kullanımı ;
Yazım dilinde harf olarak adlandırılan sembollerin konuşma dilindeki karşılığı sestir.
Sessiz harflerle ilgili tek başına bir kullanım farkı göze çarpmaz.
Sekiz sesli harfin konuşma dilinde ses olarak oniki karşılığı vardır.
“I-i-ü-ö” harfleri tek sesle artiküle edilir ancak;
Bazen aynı harf diziniyle yazılan kelime iki-üç farklı anlam taşıyabilmektedir. ( “bu gün kar yağdı” “bu karlı bir iş” cümlelerinde kar kelimesine yüklenen ayrı iki anlamda olduğu gibi).
Yazım dilinde bu anlam farkı, a harfinin üzerine konulan “^” ifadesiyle ayrılırken artık günümüzde bu ifadede ortadan kalkmıştır. Yazım dilinde “a” olarak sembolize edilen tek bir harf vardır. Konuşma dilinde ise cümle içerisinde kullanılış şekline göre “kar” kelimesindeki anlam farklılığını ortaya koyabilmek adına iki ayrı ses kullanılmaktadır. Bu; seslerin ağız içerininde oluşma ve çıkarılma durumuna artikülasyon denir. Yani yazım dilinde “a” olarak sembolize edilen harfin konuşma dilinde ses olarak iki ayrı karşılığı vardır. Bu farklılığın adı konuşma dilinde ; “harfin kalın yada ince olarak okunması olarak adlandırılır. Diğer bir kullanım şekliyse “e” harfiyle ilgilidir.
“Kapalı, normal, açık” olarak adlandırılan üç ayrı “e” telaffuz ediliş şekli vardır.
“a” harfinin ses olarak karşılığı iki adettir; kalın “a” – ince “a”
“e” harfinin ses olarak karşılığı üç adettir; açık “e” – normal “e” – kapalı”e”
“o” harfinin ses olarak karşılığı iki adettir; kalın “o” – ince “o”
“u” harfinin ses olarak karşılığı iki adettir; kalın “u” – ince “u”
“ECEK” “ACAK” ve “MEYİN” “MAYIN” takılarından kaynaklanan kullanım farklılıkları,
“Ğ” harfinin kelime içinde nasıl artiküle edilmesi gerektiği,
ULAMA kuralının uygulanma şekli; bunların hepsi konuşma dili kuralları olarak karşımıza çıkar.
Sesli harflerin konuşma diline uygun örneklerini ve diğer kuralların konuşma dilindeki kullanımlarını internet ortamında bolca bulabilirsiniz.
Bahsi geçen kullanım şekilleri konuşma dili farklılıklarını oluşturur. Tümüyle ilgili internette sayısız örnek videoya ulaşabilirsiniz.(Güvenilir kaynaklara başvurmanızı öneririm)
Beni bu yazıda asıl paylaşmak istediğim şey;
Türkçe yazıldığı gibi konuşulan yada okunan bir dildir yada değildir saptamasından ziyade ; kelimelerin sözlük anlamlarını değiştirmedikçe, konuştuğumuz gibi yazmadıkça, anlaşılmaz olmadıkça , kafamıza göre kural uydurmadıkça, uzman olmayan kişilerin öğreti ve tavsiyelerine başvurmadıkça; Türkçe’ yi yukarıda belirttiğim kurallar dahilinde konuşma diline uygun kullanabiliriz…